-
1 tevcih etmek
berîdan -
2 tevcih etmek
a) to turn towards b) to direct, to point -
3 tevcih
tevcih [tevdʒi:x] s\tevcih etmek richten (-e an/auf)sözü birine \tevcih etmek das Wort an jdn richten\tevcih etmek befördern -
4 tevcih
tevcih [iː] Richten n; Wenden n; Verleihung f;-e tevcih etmek richten (auf A); jemandem einen Rang verleihen, einen Posten geben -
5 tevcih
а1) направле́ние, обраще́ние; наведе́ние (орудия)2) пожа́лование (чина, звания); назначе́ние□
-a tevcih etmek — а) обраща́ть, направля́ть; наводи́ть (оружие в цель); б) жа́ловать (чин, звание и т. п.); дава́ть ме́сто, назнача́ть -
6 tevcih
"1. turning (one´s face, one´s eyes) towards. 2. aiming, pointing, or leveling (something) at, directing (something) to or towards. 3. orienting (something). 4. conferring or bestowing (something) upon (someone); granting (someone) (something). - etmek /ı, a/ 1. to turn (one´s face, one´s eyes) to or towards. 2. to aim, point, or level (something) at, direct (something) to or towards. 3. to orient (something) towards. 4. to confer or bestow (something) upon (someone); to grant (someone) (something). " -
7 وجه
Iوَجَّهَ1. atfetmek2. sevketmekAnlamı: göndermek, götürmek3. yöneltmekAnlamı: tevcih etmekIIوَجْه1. nahiyeAnlamı: bucak2. vecihAnlamı: yüz, çehre3. ön yüz4. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı5. suratAnlamı: yüz, çehre6. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm7. veçheAnlamı: yön8. yüzAnlamı: çehre, surat9. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre10. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer11. cihetAnlamı: yön, taraf, yan12. doğrultuAnlamı: yön, istikamet -
8 наводить
1) (оружие, приборы) doğrultmak; tevcih etmekнаводи́ть самолёт на цель — uçağı hedefe yöneltmek
наводи́ть на ре́зкость — фото netlik ayarı yapmak
2) перен. vermek; salmakнаводи́ть тоску́ на кого-л. — birine kasvet vermek
наводи́ть страх / у́жас на кого-л. — birine korku / dehşet salmak / saçmak
3) перен. uyandırmakнавести́ кого-л. на размышле́ния о чём-л. — birine bir şeyi düşündürmek
э́то навело́ его́ на подозре́ние — bu onda şüphe uyandırdı
4) в соч.наводи́ть вре́менный мост — eğreti köprü kurmak
••наводи́ть мосты́ — köprüler kurmak
наводи́ть поря́док — düzene koymak / sokmak; düzen vermek; derleyip toplamak / toparlamak ( в помещении); kamu düzenini sağlamak ( общественный)
навести́ красоту́ (подкраситься) — разг. makyajını tazelemek
-
9 yöneltmek
وجه [وَجَّهَ]Anlamı: tevcih etmek
См. также в других словарях:
tevcih etmek — 1) yöneltmek, çevirmek Bana söz bile tevcih etmedi. B. Felek 2) aşama, makam, mevki vermek, terfi ettirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tevcih — is., esk., Ar. tevcīh 1) Yöneltme 2) Aşama, makam, mevki verme, terfi ettirme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tevcih etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEVCİH — Döndürmek, yöneltmek. * Tefsir etmek. * Birisini bir tarafa göndermek. * Rütbe vermek. * Bir kimseye söz atmak. * Edb: İki zıd mânaya gelebilen ve birbirinin zıddı mânada söz kullanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yöneltmek — i, e 1) Bir şeye belli bir yön vermek, yönelmesini sağlamak, çevirmek, tevcih etmek 2) Birine veya bir şeye doğru bakmak Bakışlarını ona yöneltti. 3) Birine bir şey söylemek, tevcih etmek Yine ünlü kişiler çeşitli konularda konuşur, ardından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kumurkmak — tevcih, hareket etmek, kımıldamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
SADA' — Kasd ve teveccüh eyleme. * Bir şeyi âşikâre söylemek. * Mevkiine tevcih ve isabet ettirmek. * Kat etmek. * İzhar ve beyan etmek. * Yarık ve çatlak. Bir şeyi ikiye yarmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük